“Nadir olan nedrettir” Az olanın değerini anlama, kıymetini bilme, Değerin kaynağını kaynağını anlama, anlaşılanı değere çevirme, günümüz değerleri ve hayatı koruyarak nadiri nedret yapmayı, gelişmelere hayata ayrıntılı bakmayı gerektiriyor.

Son zamanlarda “nadir toprak elementleri” kavramını farklı kaynaklardan sıkça işitir olduk. Bu elementlerin önem kazanmasında, 20. yüzyılda dünyayı şekillendirmeye başlayan etkisini 21. yüzyılda sürdüren otomotiv endüstrisinin büyük etkisi var.
Otomotiv sektörü; ürünleriyle, yapısal etkileriyle ve örnek alınan üretim modelleriyle günümüzde yaşam biçimimizi, üretim-tüketim alışkanlıklarımızı ve yaşam hızımızı belirledi. Yolların ve ulaşım ağlarının yapısından tedarik zincirlerine; sokak ve cadde genişliklerinden konut ve iş yerlerinin ek yapılarına kadar pek çok alanda çevre ve ulaşım mimarisini dönüştürdü.
Günümüzde tüm endüstriler ile birlikte otomotiv gündeminde yongalar (chipler) bataryalar, elektrik motorları, yeni alaşımlar ve yeni malzemeler bulunuyor. Elektronik donanım, yazılım ve yonga (chip) kullanımı bu alanda yaygınlaşmış durumda. Bu gelişmeler, diğer sektörlerin de benzer teknolojilere olan talebini artırdı. Artan talep; işlemcilerin daha hızlı, daha küçük, daha dayanıklı olmasını ve daha yaygın kullanılmasını sağladı. Yazılımlar artık yalnızca hayal gücüyle sınırlı hale geldi. Bugün yapay zekâ ve tüm alanlarda birbiriyle bağlantılı otonom sistemler gündemin merkezinde. Enerji tüketimini azaltma, sıfır emisyon hedefi, ileri sürüş destek sistemleri, trafik işaretleriyle etkileşim kuran uydular ve birbirleriyle bağlantılı araçlar, otomotivin geleceğini şekillendiriyor. Otonom araçlara geçiş çabaları, yazılım ve donanımların gelişimi kesintisiz biçimde sürüyor.
Bu teknolojik gelişmelere paralel olarak; bataryalar, rüzgar türbinleri (RES), güneş panelleri (GES), nükleer teknolojiler, uydu, haberleşme ve optik sistemler, yeni nesil silah teknolojileri ve yapay zekâ sistemleri için nadir toprak elementlerine olan ihtiyaç hızla artıyor. Ne var ki insanlık bu elementleri henüz yapay yollarla üretme aşamasında değil.
Diğer yandan, bu elementler olmadan da yeni bir teknolojik dünya inşa etmek mümkün değil. Ancak bu elementlerin çıkarılması ve işlenmesi; hafriyat, kırma, eleme, saflaştırma süreçleri ciddi çevresel etkilere yol açıyor. Tüm çevrenin özellikle su kullanımı, atıklar, bunların depolanması, bertaraf yönetemi, yönetimi ve genel çevre kirliliği, bu süreci bilenleri kaygılandırıyor.
Bu alanda Çin merkezli firmalar, dünya genelindeki rezerv avantajı ve çevresel etkileri göze alarak gerçekleştirdiği üretimle öne çıkıyor. Çıkarma, saflaştırma ve işleme süreçlerinde küresel tedarik zincirine yön veren bir konumda. Çin’in otomotiv ve ileri teknoloji kullanan sektörler ve ürünler alanında güçlenmesinin nedenleri arasında, bu alandaki stratejik başarı da bulunuyor.
Türkiye MTA ve ETİ Maden’in yaptığı araştırmalara göre, tek başına Eskişehir Beylikova maden sahası yer yüzünde bilinen nadir toprak elementleri rezervinde dünya sıralamasında üst sıralarda. Bu durum bizim nadir elementlerle olan ilgimizin artması, teknolojileri izlememiz anlamamız için zorunluluk ve fırsat oluşturuyor.
Otomotivin yaygın olarak kullandığı işlemciler ve bataryalar; sektörün yüksek hacimli, düzenli ve hızlı talebi sayesinde birim maliyetleri düşürüyor. Bu durum, benzer teknolojilerin diğer sektörlerde de yaygınlaşmasının önünü açıyor.
Sonuç olarak, otomotiv sektörü sadece büyüklüğüyle değil, oluşturduğu zincirleme etkilerle de birçok alanı harekete geçiriyor. Bu yönüyle stratejik önemini, belirleyiciliğini ve vazgeçilmezliğini sürdürmeye devam ediyor.
Son dönemdeki teknik ve uluslar arası gelişmelere, böyle bir pencereden de bakmak mümkün.
M. Vahit Mahmatlı
vahit@mayadergi.com