Dünyanın kan dolaşımı: Lojistik

2000’li yıllarla birlikte, kentler büyürken, ulusal, bölgesel, küresel ekonomik bütünleşme sağlanırken, taşımacılığın yanı sıra üretim, tüketim ve dönüşüm zincirindeki tüm faaliyetleri kapsayan ve askeri bir terim olarak kullanılan ‘lojistik’ gündelik dilin de bir parçası oldu.

İnsanlığın yeni yaşam biçiminin sürdürülebilmesi için şebeke suyu, elektrik, enerji ve lojistik hizmetler şart. Çok uluslu, çok bölgeli üretim yapan küresel markalar, ölçek üretim, dünya pazarlarının ve tüketici alışkanlıklarının benzeşmesi, yaygın satış ağları, depolamadan taşımaya lojistiğin bütün birim ve bölümlerinin önemini artırdı. Lojistiğin tüm aşamalarında elektronik ve bilişim teknolojileri işin ayrılmaz bir parçası oldu.

Bütün dünyada lojistik ekipman üreten ve lojistik hizmet veren firmalar büyüme ve gelişme kaydetti. Kara ve demir yolu ağları, limanlar ve hava kargo ile taşımaların kesintisiz, planlanan sürede yapılması, uluslararası bir önem taşıyor. Yeni ulaşım koridorları ve bu koridorlar üstündeki ülkelerin iş birliği ve güzergah güvenliği gibi konular dünya gündeminde. Zengezur ! bunun en önemli örneği.

Liman ve yol ağlarının işletmeciliği, sahipliği de kritik önemde. Bu aşamada liman ve yol, terminal, demir yolu işletmeciliği gibi özel uzmanlık ve büyük yatırım ve finans gerektiren işlerde, küresel bakış ve etkiye sahip işletmeler, gruplar ve fonlar var. Bu yapılar ait oldukları devletlerin dahil olduğu siyasal birliklerden güç alıyorlar. Devletler ve ekonomik birlikler, lojistik politikaları oluşturuyorlar. Bu politikalar ve düzenlemeler, İklim Sözleşmesi’nden geçiş ve teslim süreçlerinin yönetimi, taşıma firmalarının araç, sürücü, operasyon bazında izlenmesi ve kayıt edilmesine kadar uzanıyor.

Bu dönemde Türk lojistik sektörü, kronik geçiş belgesi ve ücretleri, sürücü vizesi, seyir sınırlamaları, filoların sürekli yenilenmesi, sürücü ve idari personel yetiştirilmesi, mülteci sorunları gibi engelleri aşarak gelişmesini sürdürüyor. Kara yolu taşımacılığı temelinde gelişen, ihracat ve ithalatın, ekonomi kültürünün gelişmesine katkı yapan lojistik firmalarımızın oluşturdukları hareketlilik ve potansiyel, yurt içi ve dışında yaptıkları yatırımlarla (bazen zorunluluktan) artıyor.

Ancak pazar büyüklüğü ve coğrafi konumu ile öne çıkan Türkiye ile komşu coğrafyasında hizmet vermek ve Türk firmalarla rekabet etmek üzere, lojistik sektörüne yapılan dış yatırımlar artıyor. Limanlar, denizcilik hatları, demir yolu çözümleri ve kara yolu filolarının işleri ve işleyişleriyle satın alınmasına tanıklık ediyoruz. Avrupa’da büyümesi duran ve küçülme riski olan pazarda faaliyet gösteren firmalar, Türkiye’de yatırım yapıyorlar.

Bu noktada lojistikçi, kara yolu taşımacısı, ithalat ve ihracat firmaları, uluslararası büyüklükte üretim yapan firmalar, yurt içi dağıtım ve kargo firmaları, büyük – küçük depolar, finans kesimi vb. konu ile ilgili tüm kesimlerin ilgili yöneticileri ve kamu ilgilileri gelişen duruma uygun pozisyon almak için asgari ortak yaklaşımla yeni fikir ve politikalar geliştirmeliler. Sürücü istihdamı, yetiştirilmesi ve uluslararası dolaşımını sorun olmaktan çıkaracak politikaların geliştirilmesi gerektiği de unutulmamalı.