İnsanlığın büyük bir bölümünün yaşadığı kuzey yarım küre, baharı beklerken Ukrayna savaşı nedeniyle umutlar azaldı. Havada bahar coşkusu ve şarkılar yerine korku, bilinmeyenler, sanılar, sezgiler, birbirinin tekrarı olan söylemler, enerji, doğal gaz ve ham madde, taşıma ve ulaşıma yönelik arayış, öngörü ve beklentiler var.
Tüm endüstriyel üretim, yaşam konforu petrol ve doğal gazla bağlantılı. Bu bağımlılığın sürdürülebilir kaynaklarla yani güneş, rüzgar, dalga gibi kaynaklar kullanılarak üretilen elektrikle azaltılması için fosil yakıt kullanımın en aza indirilmesine yönelik kurgular, çabalar, çalışmalar gündemde. Teorik olarak bu mümkün. Bu çaba büyük bir teknolojik değişim, yeni çözümler ve aynı zamanda endüstrilerin, pazarların ve piyasa ilişkilerinin değişimi anlamına geliyor. Ekoloji ile ekonomiler bu noktada buluşuyor.
Paris İklim Anlaşması ve bu anlaşmaya bağlı olarak ortaya çıkan takvime böyle bakmak gerekiyor. Bu anlaşma ve takvimi Ukrayna’da yaşanan savaş ve gelişmelerin nasıl etkileyeceği ise şimdilik bilinmiyor. Bu bilinmezlik ile birlikte alternatif yakıt kaynakları arayışları devam ediyor. Doğal gaz, petrol ve elektrik nükleer kaynaklar sürekli gündemde. Enerji ve endüstriyel ham madde olarak hidrojeni ve hidrojen elde etmeyi veya alışılmış deyimle üretimini dikkatle takip etmek gerekiyor. Hidrojen üretim kaynağı ve yöntemlerine göre renklerle ifade ediliyor. Hidrojenin rengi belirtiliyor.
Motor ve otomotiv üreticilerinin de yakıt tüketimi ve çevreye etkilerini azaltmaya, yakıt türlerini çeşitlendirmeye yönelik olarak o çalışmaları aralıksız sürdürüyor. Hidrojen ulaşım ve endüstride geleceğin yakıtları arasında sayılıyor.
Bu gelişmeler doğal gazın ve petrolün öneminin azalacağı anlamına gelmiyor. Hatta bu süreç enerji kaynağı olarak petrol ve doğal gazın önemini arttıracak. Endüstriyel petrokimya ürünleri açısından yakılamayacak kadar değerli olan, yakıt olarak kullanılması durumunda yayılan gazlar dolayısıyla doğayı tehdit eden, emisyonlar yayan petrol ve doğal gaz petrokimya endüstrisinin diğer ürünleri nedeniyle önemini koruyacak hatta arttıracak.
Tüm ulaşım türlerinde, demir-çelik, alüminyum, çimento endüstrisinde hidrojenin kullanılmasına yönelik çalışmalar sürüyor. Hidrojen, başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan üretilebiliyor. Bu metot sonunda ortaya çıkan hidrojen ‘gri hidrojen’ olarak adlandırılıyor. Gri hidrojen üretiminde fosil yakıt kaynaklarına bağımlılık azalması ve atmosfere salınan karbon miktarında değişiklik yok; bu durum hidrojene geçişte ve kullanımın yaygınlaşmasında bir basamak olarak görülüyor.
Günümüzde yaygın ve ekonomik olarak hidrojen üretimi doğal gaz kullanılarak yapılıyor. Doğal gazdan hidrojen elde edilmesi sırasında ortaya çıkan karbonun, hidrojen elde edilmesi sırasında yakalanması, depolanması ve kullanılması modeli geçerli. Bu metotla elde edilen hidrojen ‘mavi hidrojen’ olarak adlandırılıyor. Depolanan karbonun kullanılabilirliği, mavi hidrojeni daha yeşil, bir anlamda turkuaz hidrojen yapıyor.
Yeşil hidrojen, tamamen sürdürülebilir kaynaklardan üretilen elektriğin suyun elektrolizi için kullanılması ve sudan elektroliz yoluyla elde edilen hidrojenin yakıt olarak kullanılmasını anlamına geliyor. Bu hidrojen çeşitli sentetik yakıtların yapımında ve kimya endüstrisi tarafından farklı alanlarda kullanılabilecek.
Yeşil hidrojene geçiş ve bu hidrojenin yaygın olarak kullanılması için endüstrilerin ve insanlığın aşması gereken çok sayıda engel bulunuyor. Bu engeller arasında sürdürülebilir kaynaklardan yeteri kadar elektrik üretimi, suyun elektrolizi metotlarında gelişme, elektroliz için harcanan elektrik miktarının ve işlem sırasında kayıplarının azaltılması ve pazarın hazırlanması geliyor. Hidrojen üretiminin yerinden ve çok sayıda üretici tarafından mı, küresel anlamda üretim yapan sınırlı sayıda üretici ve dağıtıcı tarafından mı yapılacağı da çok önemli bir soru. Diğer bir soruda elektrolizde kullanılacak tatlı suyun kaynağı.
Sonuç olarak bizim yaşadığımız topraklarda yaşayan, kültürel ve fikri mirasının bir bölümünü devraldığımız Doğu Roma’da yaşanan maviler – yeşiller çekişmesi, günümüzde de bir başka biçimde ama benzer renk ve sembollerle sürüyor.
Vahit Mahmatlı
Taşıyanlar Yayın Yönetmeni
vahit@mayadergi.com