Renault Trucks  9 Eylül 2025 10 ekim 2025

1 TIRSAN BANNER TIRSAN

Temsa banner 2 aralık 2 ocak çıkış
 

Sıfırda pahalı kiralamada Almanya’dan ucuzuz

Aşin Otomotiv ve LenaCars tarafından yapılan bir araştırma Türkiye’de araç sahibi olma maliyeti, binek araç fiyatları Almanya fiyatları ile karşılaştırıldı. Bu fiyatların pazara ve araç kiralama sektörüne etkileri değerlendirildi. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de araç satın almak Almanyadan pahalı. Araç kiralama ise İstanbul Berlin’den daha ucuz.

Aşin Otomobil Genel Müdürü Okan Erdem ve LenaCars Genel müdürü Selçuk Nazik bir basın bülteni ile araç kiralama sektörüyle ilgili yeni yıl beklentilerini paylaştı ve yılın ilk üç çeyreğini değerlendirdi. Bültende Almanya ve Türkiye’da otomobil sahip olma ve kiralama maliyetleri tablolar halinde ortaya kondu. Araç fiyatları, müşteri eğilimleri ve ekonomik durum ve pazarın sektöre etkileri ele alındı.

Türkiye araç kiralama pazarında 2025 yılı, kısa dönem bireysel kiralama ile operasyonel filo kiralama arasında ayrışan bir tablo ortaya koydu. Yaz sezonunda turizm destekli talep artışıyla kısa dönem segmenti büyürken, operasyonel filo tarafında yüksek finansman maliyetleri ve TCO baskısı daralmayı beraberinde getirdiği vurgulandı.

Kiralama sektöründe de faaliyetleri bulunan Aşin Otomobil’in Genel Müdürü Okan Erdem “Kısa dönemde çift haneli talep potansiyeli korunuyor; filo tarafında yeniden büyüme finansman koşullarına bağlı. 2026 yılı için temkinli yaklaşıyoruz. Diğer yandan satışlarda tüm sektörün dikkatini çeken elektrikli araç rüzgârı henüz kiralama sektörüne sirayet etmedi. İkinci el değeri belirsizliği nedeniyle elektriklileşme kiralamada daha yavaş olacaktır diye düşünüyoruz.” ifadelerine yer verdi.

“2025’te kısa dönem kiralamada hem yerli hem yabancı müşteri talebinin desteğiyle güçlü bir sezon gördük. 2026’da da turizmin seyri ve araç bulunurluğuyla çift haneli talep potansiyelinin korunacağını düşünüyoruz. Operasyonel filo tarafında ise faiz ve finansmana erişim belirleyici olacak; koşullar iyileşirse yataydan ılımlı büyümeye dönüş mümkün görünüyor.” dedi.

2025’in ilk üç çeyreğinde tablo ayrıştı

Turizm sezonunun etkisiyle yaz aylarında günlük ve kısa dönem kiralamalar yüzde 20 bandında artarken operasyonel filo kiralama tarafında daralma gözlemlenmeye devam ediyor. Araç parkının ilk yarıda yüzde 6,5 daraldığını hatırlatan Erdem, “Uzun dönem yani operasyonel filo kiralama tarafında küçük ve orta ölçekli şirketlerin kira kontratlarını yenilemediğini gözlemledik. Bazı şirketler ise daha mütevazı araçlara yöneldi. Diğer yandan elektrikli araçlara olan ilgi kiralama tarafında artsa da özellikle ikinci el piyasa değerinin korunması endişeleri gözetilmeye devam ediyor.” açıklamasını yaptı.

Alışkanlıkları oto kiralamada da değişiyor

Öte yandan son yıllardaki tüketici alışkanlıkları değişimi, araç kiralama sektörüne de yansıyor. Hızlı ve temassız deneyimler, mobil uygulamalar, hızlı ve pratik teslim-iadeler, şeffaf ücretlendirmeler ve yalın sözleşmeler kısa süreli kiralamalarda tercih sebebi oluyor. Özellikle kurdaki artışa karşı önlem olarak birçok tüketici tatil döneminde erken rezervasyona yöneliyor. Büyük ve global ölçekli şirketler ise sürdürülebilirlik adımlarını desteklemek adına operasyonel filo kiralama aracı olarak elektrikli araçlara yönelmeye başladı.

Elektrikliye geçiş kiralamada daha yavaş olacak

2026 yılına ilişkin öngörülerini paylaşan Erdem, sigorta, finansman gibi maliyet baskıları nedeniyle kısa dönem kiralamada fiyatların artabileceğini belirtirken, rekabetçi fiyat politikasının ve erken rezervasyonların tüketicilerin lehine olacağını söyledi. Faiz ve finansman koşullarında kademeli iyileşme olduğu takdirde operasyonel filo kiralamanın büyüme potansiyeli taşıdığını aktaran Erdem “Elektrikli araçlar, satışlarda her geçen ay payını yükseltse de kiralama sektörü daha muhafazakâr bir yapıya sahip. Bakım maliyetleri içten yanmalılara nazaran çok daha düşük olsa da ikinci el değeri belirsizliği nedeniyle elektrikli araçlara geçiş kademeli olacaktır diye düşünüyoruz. Mevcut dinamikler de bize bunu gösteriyor. Hibrit araçlar geçiş dönemi için ayrı bir önem teşkil ediyor.” açıklaması yer aldı.


Türkiye’de araç sahipliği, yükselen kur etkisi ve vergi sisteminin ağırlığı nedeniyle son yılların en yüksek maliyet seviyesine ulaştı. LenaCars tarafından yapılan Türkiye–Almanya karşılaştırma çalışması, sıfır araç satın alma maliyetlerinde Türkiye’nin Almanya’ya göre birçok modelde ortalama bir araç sepetinde yüzde 38 daha pahalı olduğunu; buna karşın ekonomi segmentinde 7 günlük İstanbul kiralama fiyatlarının Berlin’den yüzde 47 daha ucuz olduğunu ortaya koydu.

LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik araştırma sonuçlarını “Satın almak lüks oldu; kiralama ekonomi sınıfı araçlarda rasyonel hale geldi. Bu bulgular, Türkiye’de araç sahipliğinin giderek daha maliyetli hale geldiğini, özellikle kısa süreli kullanımlarda kiralamanın ekonomik bir alternatif olarak öne çıktığını açıkça gösteriyor.” şeklinde yorumladı.

Analizde incelenen 8 popüler modelde ortalama fiyat farkı yüzde 38 (sepet medyan farkı yöntemi DE=100’e göre) olarak hesaplandı. Model bazlı farklarda ise Dacia Sandero Stepway yüzde 82, Škoda Superb yüzde 75, Mercedes EQB yüzde 51 oranında daha pahalı. Yerli üretim olan TOGG T10X dahi Almanya fiyatına göre yüzde 13 daha yüksek. Ortaya çıkan temel farkın nedenleriyle ilgili konuşan LenaCars Genel Müdürü Selçuk Nazik, ÖTV ve KDV ile toplam vergi yükü, kur etkisi, tedarik zinciri farkı ve distribütör yapılandırmalarının maliyete eklenmesinin belirleyici unsurlar olduğuna dikkat çekti. Tabloyu değerlendiren Nazik, “Türkiye’de bir araca sahip olmak, Avrupa’da olduğu gibi bir mobilite hakkı değil lüks unsuru haline geldi. Yükselen satın alma maliyetleri, tüketiciyi kiralamaya yönlendiriyor.” dedi.

“Kiralama tarafındaki inanılmaz rekabet tüketiciye yarıyor”

Öte yandan İstanbul–Berlin 7 günlük kısa dönem kiralama analizinde ekonomi segmentinde İstanbul’un yüzde 47 daha ucuz olduğu ortaya çıktı. B-SUV’da yüzde 37, C-SUV’da yüzde 23, Minibüs/Van segmentinde yüzde 10 avantaj var. Ekonomi sınıfı araçların ucuz olmasının temel sebeplerinin altında ise birçok etmen yatıyor: Yüksek arz ve filoların ekonomi sınıfı araca ağırlık vermesi, yerli üretim ve hızlı servis avantajı, platform rekabetleri ve agresif fiyatlandırmalar, filolarda devir hızının yüksek olması öne çıkıyor. Nazik “Özellikle İstanbul’da ekonomi segmentinde inanılmaz bir rekabet var. Filolar doluluğa oynuyor, fiyatla değil hacimle kazanıyor.” diyor.

Premium segmentte İstanbul bariz pahalı

Premium segmentte ise dengeler tersine dönüyor. İstanbul, Berlin’e kıyasla yüzde 50–yüzde 159 arası daha pahalı. Bunun nedeni stok azlığı ve yüksek teminat–kasko riskleri; Nazik bu farkı şöyle özetliyor: “Premium araç az bulunduğu için fiyat rekabeti yok. Teminat, kasko ve hasar riski fiyata ekleniyor.”

“Artık araç sahipliği statü değil maliyet, kiralama ise mobilite özgürlüğü”

Araştırma sonuçlarına dair önemli görüşler paylaşan Nazik “Dünya genelinde otomotiv tüketim alışkanlıkları sahiplikten erişime kayıyor. Türkiye’de son birkaç yılda bu dönüşüm hızlandı. Araç satın almak tüketiciler ve şirketler için önemli bir maliyet yükü doğurmaya başladı, kiralamada maliyetler daha kabul edilebilir ve öngörülebilir hale geldi. Artık araç sahibi olmak Türkiye’de statü değil maliyet. Kiralama ise mobilite özgürlüğü. Kapsamlı Berlin-İstanbul karşılaştırmamız üç net gerçeği ortaya koyuyor: Türkiye’de otomobil satın almak çok büyük bir lüks haline geldi. Premium araç kiralamak da fazlasıyla lüks konumda, ekonomik araçları kiralamaksa gerçekten avantajlı. Bu dinamikler, araç satın almak yerine kiralama modelinin tüketici tarafında kalıcı bir davranışa dönüşeceğini gösteriyor” bilgleri yer aldı.

Haber Alt Paylaş

Benzer yazılar