Yeni enerjinin çeşitlenmesi ve alternatif enerji kaynakları, her geçen gün sertleşen çevre normları ve dünya iklim anlaşmaları tüm endüstrileri özelliklede otomotiv endüstrisini ürünlerini ve üretimini yeniden düzenlemeye yönlendiriyor. Otomotivciler bunu sürdürülebilirlik ve gelecekte var olmak için yapılan çalışma olarak adlandırıyorlar. Bir Amerikan merkezli otomobil dergisin sitesinde Ford’un içten yanmalı bir motorda hidrojenin yakıt olarak kullanılmasına yönelik patent başvurusunda bulunduğu yer aldı.
Haberde Patent dosyasında mevcut olan bilgilere yer verildi. Motorun 2.00’den büyük lambda değerlerine sahip olabileceği yer aldı. Bu bilgi hava/yakıt karışımının minimum 68 kısım hava ile 1 kısım H2 olacağı anlamına gelir. Nispeten, geleneksel bir modern benzinli motor, 0,54 lambda ve 1,25 lambda arasında değişiyor. Motorda hidrojenin kullanımının benzinle çalışan eşdeğerinden yüzde 15 daha fazla güç üreteceği anlamına geliyor.
Ford, ABD Patent ve Ticari Marka Ofisi’ne hidrojen yanmalı motor patenti için başvuruda bulundu. Bu teknoloji, H2’yi araçlarda kullanmanın daha geleneksel yolundan, yani elektrik kaynağı olarak yakıt hücrelerini kullanan bir elektrik motoruna farklı. Başvurusu yapılan patent, H2 tarafından desteklenecek süper şarjlı geneksel mekanik sistemlere sahip bir motoru temeline dayanıyor. Tasarım şanzıman ve motor arasına yerleştirilmiş motor-jeneratöre sahip bir hibrit güç aktarma organının bir bileşeni olarak görülüyor.
H2’nin silindirlere doğrudan enjeksiyon yoluyla verilmesi de patent başvurusuna dahil edildi. Teoride bu , hidrojen yanmalı motordaki H2’nin benzinle çalışan eşdeğerinden yüzde 15 daha fazla güç üreteceği anlamına gelir. Patent başvurusu amacıyla, tasarım aynı zamanda şanzıman ve motor arasına yerleştirilmiş motor-jeneratöre sahip bir hibrit güç aktarma organının bir bileşeni olarak görülüyor.
Ford son dönemde küresel anlamada elektirikli araçlar ve batarya üretimi ve teknojisi üstüne çalışmaları ile gündemde. Bu Ford’un organizasyonu içinde elektrikli araçlar dışında ki birimler mavi bölümler olarak çalışmalarının sessiz ve etkili biçimde sürdüğü şeklinde yorumlandı.
