Yazılım donanım çözüleri, radarlar, denge kontrol ve sürüş destek sistemleri motoksikletleri kullanıcıları, trafikteki tüm unsurlar için daha güvenli ve konforlu hale getiriyor. Emisyon ve yakıt tasarrufu motosiklet dünyasının da gündeminde. Yeni sistemler Milano’da düzenlenen motosikler fuarında motosiklet sürücülerine, tasarımcılarına ve meraklılalara tanıtıldı. Bosch yeni sistem ve çözümleri ile motosiklet sistemlerinde de gücünü gösterdi.

Bosch, Milano’da 7/12 Kasım tariheri arasında düzenlenen EICMA 2023’te (uluslararası iki tekerlekli taşıtlar fuarı) bugünün ve yarının motosikletleri için çözümlerini ve a kapsayıcı sistem uzmanlığını sergiliyor. Bosch’un çözümleri arasında motor bileşenleri ve elektrikli güç aktarma çözümlerinin yanı sıra sürücüler için geliştirilen güvenlik, ekran ve bağlanabilirlik çözümleri bulunuyor.

Bosch her uygulama için ekran çözümleri sunuyor, böylece sürücüler yolda giderken hızlarını ve diğer araç bilgilerini etraflarında olup bitenlerden dikkatlerini dağıtmadan takip edebiliyorlar.

Dijital: Yenilikçi ekran çözümleri sayesinde ağa bağlı sürücü deneyimi 

Şirket, EICMA’da sürücülerin ihtiyaç duydukları tüm bilgileri bir bakışta görmelerini sağlayan TFT Cluster 5″i sergiliyor. Beş inçlik ekran, çeşitli araç segmentlerinde mevcut olan daha dar alanlara kurulum için de ideal. Bosch’un çeşitli boyutlarda mevcut olan Entegre Bağlanabilirlik Kümesi (ICC), TFT Kümesine bağlanabilirlik işlevleri ekliyor. Geçmişte motosiklet sürücüleri, ileriye bakabilmek ve navigasyon bilgilerini kullanabilmek için genellikle ikinci bir ekran kullanmak ve bunu ayrı bir montaj aparatı kullanarak araca takmak zorundaydı. Bosch burada bir çözüm sunuyor: sürücüler akıllı telefonlarını ICC’ye bağlayarak navigasyon, müzik ve telefon gibi işlevlere erişebiliyor. Yaklaşık on inç boyutundaki versiyon, örneğin bilgi ve navigasyon içeriğinin aynı anda görüntülenmesini sağlayan bölünmüş bir ekran da sunuyor.

Güvenlik: Bosch ile kazasız motosiklet sürüşe giden yol

Bosch, dünyanın önde gelen motosiklet güvenlik sistemleri tedarikçisidir ve motosiklet ABS’si ve Motosiklet Denge Kontrolü (MSC) ile iki tekerlek üzerinde sürüşü önemli ölçüde daha güvenli hale getirmiştir. Şimdi ise şirket, MSC’nin geliştirilmesinde bir sonraki adımı atıyor: Bosch Kaza Araştırmasının tahminlerine göre MSC, her motosiklette bulunması halinde sadece Almanya’da kişisel yaralanmalara neden olan tüm motosiklet kazalarının yüzde 5’ini önleyebilir veya azaltabilir. Bu hedefi göz önünde bulunduran Bosch, artık daha küçük segmentler için de denge kontrolü sunuyor. Bugüne kadar, gelişmiş güvenlik ve rahatlık fonksiyonlarına sahip MSC çözümü orta ila büyük motosikletlerde kullanılma eğilimindeydi. Burada, yatış açısı gibi değişkenleri belirleyen 6D’de bir atalet ölçüm birimi (IMU) ile birlikte çalışıyor. Gelecekte, daha küçük motosikletler için MSC çözümü, yalnızca 6D ünitesiyle birlikte değil, aynı zamanda giriş seviyesi segment için uygun maliyetli bir çözüm olarak 3D sensörle birlikte daha kompakt ABS varyantına dayanacak.

MSC, ABS ve IMU ile motosikletlere ek donanıma ihtiyaç duymadan yeni ek işlevler ve uygulamalar eklenebiliyor. Bunlar arasında örnek olarak büyük touring motosikletleri için yokuş tutma kontrolü işlevi, arazi ABS’si ve yol ve yarış pisti için viraja bağlı entegre fren yer alıyor. Bu işlevler güvenliği, rahatlığı ve sürüş keyfini artırmaya yardımcı oluyor. Bu da araçların uygulama alanlarına daha da iyi uyarlanabileceği anlamına geliyor. Bu avantajı erkenden fark eden Bosch, bu amaçla geniş kapsamlı sistem uzmanlığından yararlanıyor ve halihazırda bu işlevlerden oluşan kapsamlı bir portföy sunuyor. 

Bosch’un radar tabanlı motosiklet yardım sistemlerine yönelik çözümleri, yolda iki tekerlekli araçların güvenliğini artırmaya da yardımcı oluyor: Bosch Kaza Araştırmasına göre, her yedi motosiklet kazasından biri bu tür radar tabanlı yardım sistemleri ile önlenebiliyor. Bunun nedeni, elektronik asistanların her zaman tetikte olması ve acil durumlarda insanlardan daha hızlı tepki vermesidir. Bu sistemler ve fonksiyonlar çevre sensörlerine dayanıyor ve iki tekerlekli araçlar için yeni Bosch radar nesli ile daha da geliştirilecek. Toplam 210 metrelik menzili sayesinde daha iyi bir performans elde ediyor. Bu, önceki modele göre 50 metreye kadar daha fazladır. Ayrıca, en yeni radar nesli 15 derecelik daha geniş bir yatay açıklık açısına sahiptir ve bu da nesne tespitindeki doğruluğunu artırır. Sensör, iki tekerlekli araçlara yönelik yardım sistemleri alanında yapılacak geliştirmelerin temelini oluşturuyor.

Daha düşük emisyonlar: Bosch, en yeni güç aktarma çözümü teknolojisine güveniyor

Bosch, araç üreticilerinin emisyonları azaltmasına yardımcı olmak amacıyla yüksek verimli tahrik çözümleri geliştirmek için çalışıyor. Bosch, EICMA 2023’te yeni nesil elektrikli tekerlek göbeği motorunu sergileyecek. Stator ve rotor tasarımının optimize edilmesiyle, performans kaybı olmadan iki kilograma kadar ağırlık tasarrufu sağlandı.

Bosch Tahrik Kontrol Ünitesi, invertörü, motor yönetim sistemini ve araç kontrolünü tek bir kompakt bileşende birleştiriyor. Tahrik Kontrol Ünitesi, tekerlek göbeği motoru ile birlikte daha yumuşak bir çalıştırma modu (Yumuşak Sürüş) veya hızı korumak için hız sabitleyici gibi konfor fonksiyonlarını uygulamak için kullanılabilir. Elektrik motoru tarafından kontrol edilen elektrikli çekiş kontrolü, kalkış sırasında arka tekerleğin kaymasını önler ve sürüş güvenliğini artırır. Bu arada Tek Gazlı Sürüş, sürücü gazı bıraktığında motosikletin frenleme enerjisini geri kazanmasına izin vererek güç aktarma verimliliğini artıran ek bir işlevdir. Bu, akü-elektrik menzilini yüzde 8’e kadar artırmaya yardımcı oluyor. Elektrikli motorlar için Tahrik Kontrol Ünitesine ek olarak Bosch, EICMA’da elektrikli güç aktarma çözümleri için temel işlevlere ek daha fazla işlev uygulama potansiyeli sunan Araç Kontrol Ünitesini de sergileyecek. Örneğin, su soğutma için pompa kontrolüne ek olarak, çeşitli şarj standartlarını (CCS-AC veya 2W CHAdeMO gibi) karşılıyor. Bosch Araç Kontrolörü, 110’dan fazla bağlantısıyla çeşitli araç mimarileriyle birleştirilebiliyor ve elektrikli iki tekerlekli araçlar için mevcut ve gelecekteki gereksinimleri karşılıyor.

Bununla birlikte Bosch, mevcut yanma teknolojisini daha da verimli hale getirmek ve sürdürülebilirliğini iyileştirmek için de çalışıyor. Bosch burada, üreticilerin Euro 5 ve Hindistan’ın BS 6 (Bharat Stage 6) gibi gelecekteki emisyon yönetmeliklerini karşılamalarına yardımcı olmak üzere iki tekerlekli araçlar ve güç sporları araçları için tam Onboard Diagnostics II (OBD), Aşama 1 ve 2 dahil olmak üzere özel motor yönetim sistemleri ve bileşenleri sağlıyor. En son sensör teknolojisi ile birlikte motor yönetim sistemleri, gelişmekte olan pazarlarda hala yaygın olarak kullanılan geleneksel karbüratöre kıyasla önemli verimlilik kazanımları elde edebiliyor. Enjektörler veya sensörler ve kontrolörler gibi Bosch motor bileşenleri, iki tekerlekli araç sektöründe bile E100’e kadar benzin karışım oranlarını destekleme kapasitesine sahiptir. Çeşitli sürüş modları veya hızlı vites değiştirme çözümleri gibi ek işlevler de daha küçük araç sınıflarında bile motor kontrol ünitesi aracılığıyla hızlı ve kolay bir şekilde uygulanabiliyor.

Aprilia’nın, MotoGP başta olmak üzere sayısız motor sporları başarılarından aktarılan deneyimleriyle yollara çıkan Aprilia RS 457 ile RS model ailesi tamamlanıyor. Orijinal ve gerçek bir spor motosiklet olarak, gelecek nesillere ve yeni pazarlara yönelik yeni bir segmente girerek sportif ürün ailesi sunan Aprilia RS, RS 457 ile A2 ehliyet sınıfında 35 kW güç ve 159 kg boş ağırlıkla, en yüksek güç-ağırlık oranını sağlayarak eğlenceli sürüşü garanti ediyor. Doğrudan üst sınıflardan aktarılan gelişmiş teknik çözümler ve safkan RS tarzında agresif bir tasarımla, kullanımı kolay ve hafif olan motosiklet; çift silindirli, dört supaplı ve üstten çift eksantrikli (DOHC) sıvı soğutmalı motoru barındırıyor. Alüminyum alaşımlı iskeleti, Ride-by-Wire teknolojisi, ayarlanabilir çekiş kontrolü ve üç sürüş modu ile gerçek bir RS olan Aprilia RS 457, giriş seviyesindeki 125 ile RS 660 arasındaki ideal bağlantıyı oluşturuyor.

Performanslı motosiklet üretiminde pistlerin ve yolların efsane markası Aprilia, RS 457 ile dünya genelindeki genç motosikletçiler için yeni teknoloji ve tasarımda referans noktası olmayı, spor motosiklet dünyasına ise Aprilia tarzıyla yön vermeyi amaçlıyor. RS 457 ile sadece teknolojik açıdan değil, aynı zamanda tarihi bir adım atılıyor. Aprilia’nın yeni çift silindirli spor motosikleti, geniş pazar segmentlerini hedefleyen, kullanım kolaylığına ek olarak eğlenceli, teknolojik ve tasarım açısından çığır açan motosikletlere yönelik, dünya genelinde artan talebi karşılamak için yeni hedeflere ve pazarlara hitap ediyor. RS kısaltması, Aprilia’nın sportiflik anlayışını temsil ediyor. Bu motosikletler, Aprilia’nın benzersiz motosiklet kültürünü şekillendiren, uzun ve başarılı yarış geçmişinden kazanılan deneyim ve yeniliklerle tasarlandı. Böylece Aprilia, genç binicilerin üstün motosiklet tutkusunu tatmin ederek, tüm nesillerin arzu nesnesi haline geldi. Marka aynı zamanda, yarış dünyasının 2 zamanlı kategorilerinde hakimiyet kuran öncü bir oyuncu haline de geldi. SBK yarışlarını kazanarak teknolojik üstünlüğünü bir kez daha teyit ettikten sonra MotoGP’de de ön plana çıktı. 

Michele Colaninno: “Aprilia’nın küreselleşmesine bir adım daha yaklaştık” 

Piaggio Group CEO’su Michele Colaninno; “Aprilia markası, son yıllarda yoğun bir yenilenme patlaması yaşıyor. Bu süreç, yarış dünyasındaki sürekli ilerlemeyle de destekleniyor. Marka, önce RS ve Tuono, daha sonra Tuareg olmak üzere 660 ailesini yakın zamanda pazara sunarak, eksiksiz ve rekabetçi bir ürün gamı ortaya çıkardı ve hedeflerini de genişletti. Tamamı Noale’de geliştirilen, gençleri teşvik etme ve heyecanlandırma kapasitesine sahip, yakın ve uzak yeni pazarlarda büyük bir potansiyelin kapısını aralayan muhteşem bir motosikletle, geleceğe doğru bir adım daha atmaya hazırız. DNA’sında her zaman teknoloji, eğlence ve yenilikçi yaklaşımın muhteşem birleşimini ortaya koyan bir markanın, küreselleşmesine bir adım daha yaklaştık” dedi. 

RS Ailesi tamamlanıyor!

Aprilia, yeni nesil motosikletçilere yönelik bir projeyle kuruluş misyonuna geri dönüyor ve dünya pistlerinden elde ettiği bilgileri bir araya getiriyor. Avrupa’nın en çok satan spor motosikleti olarak Aprilia RS 660’ın, 2020 itibarıyla yakaladığı büyük başarı, orta sınıf spor motosiklet dünyasında devrim yaratarak yeni bir segment ortaya çıkardı. Zafere ulaşan formül, yeni bir proje olarak başlayan, MotoGP motosikletleri de dahil olmak üzere tüm Aprilia modellerinin ortaya çıkarıldığı yerde tasarlanan ve geliştirilen Aprilia RS 457 ile tekrarlanıyor. Yeni Aprilia, giriş seviyesindeki 125 motor ile RS 660 arasındaki ideal bağlantıyı oluşturuyor. Güçlü V4 süper motosikletlerini ve teknolojik açıdan en gelişmiş haliyle MotoGP kazanan RS-GP’yi de içeren RS ailesi de bu sayede tamamlıyor.

A2 ehliyetle kullanılabilecek en yüksek güç-ağırlık oranını sunuyor

Aprilia RS 457, gerçek bir spor motosiklet tasarlamak ve üretmek için şirketin tüm uzmanlığından yararlanıyor ve motosiklet sürmeye başlamak isteyen genç sürücülerle aynı dili konuşuyor. Hafif yapısı, A2 ehliyetle kullanılabilecek en yüksek güç-ağırlık oranına sahip olması, kullanım kolaylığı ve teknolojik donanımı, bu motosikletin güçlü yönlerini oluşturuyor. RS 457, yol ve pist motosikletçilerine eşlik etmek üzere tasarlandı. Ergonomi, üst gidon plakasının üzerine monte edilen klipsli gidonlarla kendini gösteriyor. Bu, sportiflik ve sürüş konforu arasında en iyi dengeyi sağlayan yol tipi spor motosikletlere yönelik bir çözüm olarak tercih ediliyor. 

Yeni RS 457’nin tasarımı; çift ön granajdan 2’ye 1 egzozlu gövde altı alt susturucuya kadar, motosiklet tarihi yazan süper spor motosikletler RS serisini takip ediyor. Tam LED ön far, Aprilia’nın daha büyük süper spor motosikletlerine özgü ışık imzasını içeriyor. Ayrıca ön sinyaller de ön farın ışık imzasına entegre edilmiş durumda. Zarif ve pratik 5 inçlik TFT renkli gösterge paneli, tüm bilgileri okunaklı bir şekilde aktarırken gidon kumandaları da arkadan aydınlatılıyor. 

Noale’de saf performansa odaklanıldı

Aprilia RS 457, ileri teknoloji ürünü, sıvı soğutmalı paralel çift silindirli bir motora sahip. Çift eksantrikli ve silindir başına dört supaplı motor, 35 kW güç sağlıyor. A2 ehliyetle kullanılabilecek bir motosiklet için mümkün olan en yüksek güç değerini sunuyor. Sadece yüksek güç üretmekle kalmayan motosiklet aynı zamanda düşük ağırlığı ile de dikkat çekiyor. Boş ağırlık 159 kg iken dolu ağırlık ise sadece 175 kg. Aprilia RS 457’nin güç-ağırlık oranı rakipsiz çünkü Noale’deki tasarımcılar, mümkün olan maksimumu hedefledi ve bunu da başardılar. Bu değerler, Aprilia’nın Noale genel merkezindeki yol geliştirme çalışmalarında saf performansa dönüştürüldü.

Yeni motor rijit bir iskeletle eşleştirildi. Alüminyum iskelet, RS 457’yi kendi segmentindeki motosikletler arasında benzersiz kılıyor. Aprilia’nın, dünyanın tüm yarış pistlerinde onlarca yıldır kazandığı zaferlere dayanan tüm tasarım uzmanlığı bu çözümde kullanılıyor. Karter, RS 660’tan alınan bir çözüm ve Aprilia’yı meşhur eden düşük ağırlığı, dinamik nitelikleri ve sürüş keyfini sağlayan bir taşıyıcı eleman olarak görev yapıyor.

Çeviklik ve üstün yol tutuş

Aprilia RS 457’nin 41 mm’lik çatalı, 120 mm hareket ve geri-basma ayarına sahip. Aynı şey, 130 mm hareket ve geri-basma ayarlı, çelik salıncak üzerinde çalışan mono amortisör için de geçerli. Fren sistemi, ByBre radyal monte 4 piston kaliperli 320 mm ön diske sahip. Arkada ByBre kaliper 220 mm çelik diski frenliyor. Tüm bunlar, her iki tekerlekte veya sadece ön tarafta olmak üzere ikili kullanım haritasına sahip, iki kanallı bir ABS sistemi tarafından destekleniyor. 17 inçlik spor jantlar, önde 110/70 ve arkada 150/60 lastiklere sahip. Söz konusu boyutlar, yeni Aprilia’nın gerçek gücü olan çevikliği korurken üstün tutuş sağlıyor. 

Ride by Wire ve 3 sürüş modu var

Aprilia RS 457’nin elektronik donanımı, onu geniş bir kullanıcı yelpazesine hitap eden ve marka geleneğine tamamen sadık, gerçek bir spor motosiklet yapıyor. Aprilia’nın hem fütüristik RS Cube ile MotoGP’de, hem de seri üretimde ilk kez kullandığı Ride by Wire, motorun güç ve tork dağılımını ayarlayan, üç seviyeli ayarlı ve çekiş kontrolüne müdahale eden üç sürüş moduyla yönetiyor. Ayrıca aksesuar olarak, bir de hızlı vites değiştirici sunuluyor.

Doğan Trend Otomotiv Hakkında

Doğan Trend Otomotiv Ticaret Hizmet ve Teknoloji A.Ş., Doğan Holding çatısı altında otomotiv ve mobilite alanlarında faaliyet gösteriyor. 1961 yılında otomotiv ticareti yapmaya başlayan Doğan Grubu’nun 60 yıllık deneyimiyle; bünyesinde Suzuki, Suzuki Marine, Piaggio, Vespa, Moto Guzzi, Aprilia, KYMCO, Wallbox, Silence, Gita ve MG gibi markalarının distribütörlüğünü barındırmaktadır. İkinci el ve perakende satış hizmetleri kapsamında suvmarket.com, vespastoreturkey.com ve scootermarket.com markalarıyla sektörde kiralama operasyonları ve e-ticaret alanında varlığını sürdürmeye ve büyümeye devam etmektedir. Teknolojik, müşteri odaklı ve keyifli bir deneyim sunan markaları tüketicilerle buluşturuyor. Marka temsilciliklerinin yanısıra ülke çapında bayileri ve perakende satış-servis noktaları ile kiralama operasyonları da bulunan Doğan Trend Otomotiv hakkındaki güncel bilgilere www.dogantrend.com adresinden ulaşılabiliyor. 

Yamaha’nın Türk pilotu hava sıcaklıklarının mevsim normallerinden daha yüksek olduğu bir ortamda standart çözümler olarak önde SC1, arkada SCX lastiklerle yeniden podyumda ilk sırayı aldı. Bulega, WorldSSP’de bir zafer daha elde ederken Buis, 300 yarışını kazandı.

FIM Dünya Superbike Şampiyonasının dokuzuncu etabı olan Pirelli French Round, bu hafta sonu Nevers Magny-Cours’da koşuldu. Bu etap fabrika pilotlarının Fransız pistinde şimdiye dek mücadele ettiği en sıcak yarışlardan biri oldu.  

Pilotların kullandığı tüm Pirelli lastikleri hem daha serin sabah yarışlarında hem aşırı sıcak yarış koşullarında son derece iyi performans gösterdi. Toprak Razgatlıoğlu (Yamaha) zafere ulaştığı 1. Yarışta standart Pirelli çözümlerini tercih ederken WorldSPP yarışında birinci olan Nicolò Bulega (Ducati) dahil tüm pilotlar standart SCX arka lastikleri kullandı.

Küçük 300 şampiyonasında Jeffrey Buis (MTM Kawasaki) nefes kesici bir mücadelenin sonucunda bu sezon ikinci galibiyetini elde etti.

Hava sıcaklıklarının son derece değişkenlik gösterdiği bir ortamda bile üstün performans

“Bu sezon hemen her yarışta aşırı yüksek sıcaklıklarda mücadele ediyoruz. Genellikle daha serin bir etap olan ve bazen yağmurun belirleyici olduğu Magny-Cours’da bile hafta sonu boyunca yüksek sıcaklıklar bekleniyor. Örneğin bugün, lastiklerimiz FP3’te 25°C ile yarışta 50°C’nin üzerindeki asfalt sıcaklıklarında kullanıldıkları için son derece değişken sıcaklık koşullarına adapte olmaları gerekiyordu. Her koşulda son derece istikrarlı ve tutarlı bir performans sergilediklerini söyleyebilirim. Aynı durum standart çözümler için de geçerliydi. Razgatlıoğlu’nun da tercih ettiği ve yarışı kazandığı standart çözümlerin prototipler olmadığını ve dünyanın her yanında herhangi bir sürücünün satın alabileceği lastiklerden oluştuğunu unutmayalım. Bu sayede ne kadar sağlam bir ürün yelpazemiz olduğu da kanıtlandı. Superpole yarışında son derece hızlı olan C0004 SCQ geliştirme lastikleri, Gerloff’un kırdığı yeni pist rekoruna katkıda bulundu. Yarın Superpole Yarışının 10 turunda bu çözümü tercih edecek pilot olup olmadığını göreceğiz.”

• Magny-Cours’da Cumartesi günü Garrett Gerloff’un (Bonovo Action BMW) başrolde olduğu yarışla başladı. Superbike tarihindeki 70. pole pozisyonunun sahibi olan Amerikalı BMW pilotu oldu, 12 yıl sonra ABD’yi yeniden pole pozisyonuna taşıdı. WorldSBK kariyerinin ilk pole pozisyonunu almanın yanı sıra Jonathan Rea’nın 2021’deki pist rekorunu iki saniyeden fazla kısaltarak 1’35.453’lük zamanla yeni rekorun sahibi oldu. Bu yarışta ikinciliği ve üçüncülüğü sırasıyla Aruba.it Racing – Ducati pilotları, halen şampiyona lideri olan Álvaro Bautista ve Michael Ruben Rinaldi aldı. Tüm pilotlar Superpole’da en iyi zamanlarını yapmak için arkada C0004 SCQ geliştirme çözümünü kullanırken hemen hepsi önde standart SC1 lastikleri tercih etti. Yarış yaklaşık 40°C asfalt sıcaklığı ve 30°C’ye yaklaşan hava sıcaklığında koşuldu.  
• Teknik problemler nedeniyle birkaç dakika geç başlayan ve 20 tura düşürülen 1. Yarıştapilotların çoğu standart SC1 ön ve standart SCX arka lastiklerle gride çıkmayı tercih etti. Önde orta hamuru kullanmayanlar ise Yamaha pilotları Gardner ve Baldassarri ile yumuşak SC0 ile başlamayı tercih eden Honda pilotları Lecuona ve Soomer oldu. Ön iki sıradaki pilotlardan sadece Michael Ruben Rinaldi ve Danilo Petrucci (Barni Spark Racing Team) arka lastikler için SCX B0800 geliştirme çözümünü (SCX-A) seçti. Bautista’nın başlangıçta yarış dışı kalmasıyla Michael Ruben Rinaldi ve Toprak Razgatlıoğlu (Pata Yamaha Prometeon WorldSBK) başa baş bir mücadeleye girişti. Türk pilot 15. turda Ducati pilotunu geçip yarışın sonuna kadar liderliğini korudu. Damalı bayrağı ikinci sırada Rinaldi ve üçüncü sırada Jonathan Rea (Kawasaki Racing Team WorldSBK) gördü. 

• Sıralama turları yaklaşık 35°C asfalt sıcaklığı ve 30°C’ye yaklaşan hava sıcaklığında gerçekleşti. Nicolò Bulega (Aruba Racing WorldSSP Team) 1’40.074’lükzamanıyla pist rekoru kırarken Pirelli’nin Magny-Cours’da ilk kez sunduğu B1333 spesifikasyonlu yeni SC1 ön lastiği kullanarak bu sezon yedinci pole pozisyonunu aldı. İkinci bitiren Fransız pilot Valentin Debise (GMT94 Yamaha) de önceki pist rekorundan daha iyi bir zaman yaparken bir başka Ducati pilotu olan Raffaele De Rosa (Orelac Racing Verdnatura) gridde üçüncü sıradan başladı ve standart SC1 ön lastikleri kullandı. Arka lastikler içinse tüm pilotların tercihi mevcut en yumuşak ve en yüksek performanslı standart SCX oldu.
• 1. Yarışta tüm pilotlar arka lastik için mevcut en yumuşak çözüm olan standart SCX ile başlamayı seçtiler. Ön lastik için çoğu standart SC1’i seçerken Nicolò Bulega gibi B1333 spesifikasyonlu yeni SC1 geliştirme lastiğini tercih eden pilotlar da oldu. Aruba takımı pilotu pole pozisyonunda başlayarak yarışı bayraktan bayrağa neredeyse tek başına götürdü. Stefano Manzi (Ten Kate Racing Yamaha), Bulega’yı oldukça yakından takip edebilen tek pilot olsa da Ducati’nin hızına yetişemedi ve podyumda ikincilikle yetinmek zorunda kaldı. Fransız pilot Valentin Debise de kendi evinde üçüncü oldu. 

Prometeon Tyre Group, 2023 FIM Superbike Dünya Şampiyonası’nda yarışan Pata Yamaha Prometeon WorldSBK takımının yeni ortak isim sponsoru oldu. 

Endüstriyel ve ticari lastik sektörünün global oyuncusu Prometeon sponsorluk kapsamında; yeni bir görselin tasarlandığı motosikletler, pilotların yarış kıyafetleri, donanımları pistlere taşıyan kamyonlar ve takımların tüm resmi iletişimlerinde marka logosuyla yer alacak. 

Prometeon Tyre Group Genel Müdürü Roberto Righi konuyla ilgili şunları söyledi: “Resmi Yamaha WorldSBK takımının ortak isim sponsorluğu için imzaladığımız bu sözleşme, seri üretim motosikletlerin yarıştığı dünya şampiyonasını desteklemek amacıyla Prometeon’un 2022 yılında resmi sponsorluk ile başlayan taahhüdünün doğal evrimini yansıtıyor. WorldSBK ile inovasyon, teknoloji ve maksimum performans arayışı konusunda aynı değerleri paylaşıyoruz. Bu iş birliğinin kurumsal markamızın görünürlüğünü daha da artıracağına, iş ortaklarımıza ve müşterilerimize daha da özel ve etkileşim yaratan deneyimler sunmamıza imkan sağlayacağına inanıyoruz.”

2022 yılında 14 yarış kazanan ve üreticiler şampiyonasında ikinci olan Pata Yamaha Prometeon WorldSBK kategorinin en iyi takımları arasında yer alıyor. Bu sezon iki resmi Yamaha R1 WorldSBK motosikletle üç yıldır takım arkadaşı olan İtalyan Andrea Locatelli ile 2021 WorldSBK Şampiyonu ve 2022 ikincisi Toprak Razgatlıoğlu yarışacak.

Prometeon, Yamaha’nın resmi WorldSBK takımının ortak isim sponsoru olmasının yanı sıra 2022 sezonundan bu yana FIM Superbike Dünya Şampiyonası resmi sponsorluğu başta olmak üzere Superbike dünyasında farklı iş birlikleri de yapıyor. Grup bugüne dek 156 yarışta 82 defa WorldSBK podyumuna çıkan, 32 yarışı birincilikle bitiren, 26 kere en hızlı tur zamanına imza atan ve 8 kez pole pozisyonu alan, 2021 WorldSBK Şampiyonu Türk pilot Toprak Razgatlıoğlu’nun da sponsorluğunu üstleniyor.

Avustralya’nın Phillip Adası’nda 24 Şubat’ta başlayacak şampiyona, dünyanın farklı yerlerinde düzenlenecek 12 etaptan sonra sonbaharda sona erecek. Yarışlar Endonezya ve Arjantin’in yanı sıra Avrupa’da İspanya, Hollanda, İngiltere, Çek Cumhuriyeti, Fransa ve Portekiz gibi ülkelerde koşulacak. Şampiyonanın İtalya etabı ise 2-4 Haziran hafta sonu Misano World Circuit “Marco Simoncelli” pistinde gerçekleşecek. 

2022’de Pirelli markalı yeni nesil premium 02 Serisi’ni lanse eden Prometeon için WorldSBK şampiyonasının uluslararası niteliği sponsorluk kararında belirleyici bir faktör oldu. Üç kıtada lastik üreten Grup, ürünlerini 150’den fazla ülkede satışa sunuyor.

Ford Otosan girişimiyle hayata geçirilmesinden bu yana ticari kullanımda yepyeni bir kulvar açan Türkiye’nin yerli e-motosikleti Rakun, son bir yılda hızla büyüyen online indirim marketi BiSU ile yaptığı iş birliği kapsamında şirketin filosuna katılacak 100 aracını teslim etti. Düşük karbon ayak izine sahip, sessiz operasyonlara imza atan Rakun araçları, doğa dostu mobiliteyi desteklemenin yanında geniş filo ihtiyaçlarını düşük maliyetlerle karşılıyor.

Hızla yükselen e-ticaret ve hafif mobilite trendine yönelik ihtiyaçlardan yola çıkan Ford Otosan’ın son nokta teslimatına hizmet eden, çevreci ve yenilikçi araç üretme amacıyla hayata geçirdiği tam elektrikli iki ve üç tekerlekli motosikletleri Rakun, ticari filoları büyütmeye devam ediyor. Rakun, Türkiye’nin online indirim marketi BiSU ile yaptığı iş birliği kapsamında 100 aracını şirkete teslim etti.

Son bir yıllık dönemde 10 katlık ciro büyümesiyle dikkat çeken BiSU, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda çevreci araçlara yatırım yapmayı sürdürüyor. 100’ün üzerindeki deposu üzerinden, temel ihtiyaç ürünlerini çoklu paketlerde ve ekonomik boylarda, 30 dakika gibi kısa bir sürede tüketiciye ulaştıran BiSU, elektrikli araçların toplam filo içerisindeki payını yüzde 25 seviyesine çıkararak sektörde önemli bir başarıya imza attı. 

BiSU, Rakun’un elektrikli motosikletleriyle İstanbul’da Anadolu ve Avrupa yakasında toplam 67 noktada operasyon yürütüyor.   

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Rakun Genel Müdürü Eren Atlı, “Yenilikçi, çevreci ve hafif mobilite çözümleri arayan tüm kullanıcılar için farklı iş modelleriyle hizmet sunmak amacıyla yola çıktık. Tamamen Ford Otosan mühendisleri tarafından geliştirilen e-motosikletimiz ile  ulaşım sorunlarının çözümü olmayı hedefledik. Geldiğimiz noktada paydaşlarımız %100 elektrikli araçlarımız vasıtasıyla teslimatlarını güvenilir, çevreye duyarlı, son derece sessiz bir şekilde yapabilme imkânı buluyor. Bu kapsamda BiSU ile olan iş birliğimizden ve onların operasyonlarına destek olmaktan mutluluk duyuyoruz. Müşterilerimizden aldığımız ilhamla, onların mobilite alanındaki ihtiyaçlarına yanıt veren yenilikçi ürün ve teknolojileri geliştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

BiSU Kurucu Ortağı ve CEO’su Ergin Üner ise, “Her gün 400’e yakın araç hareketini kontrol eden bir şirket olarak, sürdürülebilirliği her zaman önceliklerimizden biri olarak görüyoruz. Bu kapsamda, araç filomuzda sıfır emisyonlu elektrikli araçların payını artırmak bizim için çok önemli. Son teslimatla birlikte filomuzdaki Rakun marka araçlarımızın sayısını 100’e çıkarmak, bizim bu yoldaki kararlılığımızın en güçlü göstergesi. Bu alanda, Türk girişimcilik ekosisteminin öncü şirketlerinden olan Rakun ile yaptığımız iş birliğinden son derece memnunuz. Ülkemize, insanımıza, doğamıza değer yaratmayı ilke edinen iki şirket olarak iş birliğimizi önümüzdeki dönemde daha da pekiştirmek ve BiSU filosunda bulunan Rakun sayısını artırmak istiyoruz” dedi.

Çevre dostu, sessiz ve yüksek performanslı operasyonlar

Rakun e-motosikletler, operasyonlarını çevreye duyarlı bir şekilde gerçekleştiriyor. Ayrıca araçların ‘sessiz motoru’, özellikle akşam veya gece saatlerinde yapılan siparişlerde gürültü kirliliğinin önüne geçiyor. Yük taşıma kapasitesi ve yokuşta bile yüksek performans sağlayan yapısı sayesinde operasyonlardaki başarıyı artırıyor.

Yüksek hedeflere düşük maliyetlerle ulaşmak mümkün

Tüm teknolojisi, tasarımı ve üretimiyle Ford Otosan iştiraki olan Rakun; market, yemek, lojistik ve kargo sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin yanı sıra belediyelere de farklı iş modelleriyle hizmet sunuyor. Yenilikçi ve hafif mobilite çözümleri arayan tüm şirket ve kurumların büyük filo ihtiyaçlarına kiralama ve satın alma seçenekleriyle yanıt veriyor. 

Gerek düzlükte gerekse yokuşta yüksek performans sağlayan güçlü elektrikli motor teknolojisi, 75.000 kilometre veya üç yıla kadar bakım gerektirmeyen sağlam yapısı ve kârlı abonelik modelleriyle Rakun, filolar için önemli maliyet avantajlarına sahip. Ürün gamındaki Pro 2 modeli sürücüsüyle birlikte 155, Pro 3 modeli ise 179 kiloya kadar yük taşıyabiliyor; araçlar tam şarj ile 100 kilometrenin üzerinde yol yapabiliyor. Şarj ünitesi olmaksızın ev tipi prizde tam şarj seviyesine 4,5 saatte ulaşıyor. 

Rakun, satış sonrası hizmetleriyle de öne çıkıyor. Mobil servis hizmeti sayesinde operasyonu durdurmadan, yerinde destek veriyor. Dileyen müşteriler seçili Ford binek ve hafif ticari servislerinden de hizmet alabiliyor.

Rakun e-motosikletlerin üretimi 2022 yılından bu yana Ford’un Eskişehir fabrikasında sürüyor.

• Ford Trucks, AB Standartlarına tam uyumlu
• Temsa’dan 40. yıl Km taşı; eCanter
• DAF Trucks’dan BAV ziyareti
• Scania 9. kez “Yeşil Kamyon” ödülü
• Scania Türkiye’nin geleceğin teknisyenleri

Anadolu Isuzu, dünyanın en zorlu ralli yarışlarından biri olan TransAnatolia Ralli Raid 2022’ye katılıyor. Türkiye’nin yanı sıra dünyadan birçok ralli severin heyecanla beklediği yarışta Anadolu Isuzu’yu sınıfında yüksek performansı ve dayanıklı yapısı ile sınıfında öne çıkan Isuzu D-Max V-Cross pick-up temsil edecek.

Türkiye’nin ticari araç markası Anadolu Isuzu, ralli dünyasının en zorlu yarışlarından biri olan TransAnatolia Ralli Raid’e pick-up segmentindeki temsilcisi Isuzu D-Max ile katılıyor. Anadolu Isuzu’nun off-road takımı Isuzu D-Max Team’de Güvenli Sürücülük Eğitim Merkezi (GÜSEM) Eğitim Uzmanı Yener Gülünay pilot olarak, Yunus Kolcu ise co-pilot olarak görev alacak. 

TOSFED (Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu) desteğiyle düzenlenen TransAnatolia Rally Raid, 20 Ağustos 2022 günü Hatay’da başlayacak ve 27 Ağustos 2022 tarihinde Eskişehir’de tamamlanacak.  Toplam 2600 km uzunluğundaki rotası ile 16 kentin sınırlarından geçecek olan TransAnatolia Ralli Raid’in parkurları, özellikle Türkiye’nin eşsiz doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerine dikkat çekecek biçimde belirlendi. Yarışmacı ekipler, Hatay’dan start aldıktan sonra hafta boyunca sırasıyla, Osmaniye, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adana, Kayseri, Sivas, Yozgat, Nevşehir, Niğde, Mersin, Karaman, Aksaray, Konya, Ankara il sınırlarındaki zorlu parkurlardan geçerek yarışı Eskişehir’de tamamlayacaklar. Isuzu D-Max’in teknik servis ihtiyaçları yarış süresince geçilecek olan illerin tümünde bulunan Isuzu yetkili servisleri tarafından karşılanacak. 

Rota üzerindeki güzergâhların belirlenen süreler içinde tamamlanmasını gerektiren “raid” kategorisindeki TransAnatolia Ralli Raid’de, Isuzu D-Max Team, güçlü, dayanıklı ve yüksek performanslı karakteriyle önce çıkan Isuzu D-Max 1.9 V-Cross modeli ile yarışacak. Standart modellerine 5 yıl veya 100 bin km garanti verilen Isuzu D-Max’in bu yarışa özel olarak hazırlanmış versiyonu ilave ekipmanlarla donatılmış durumda.

Anadolu Isuzu Off-Road takımında pilotluk görevini otomotiv sektörünün tanınmış isimlerinden ve güvenli sürüş teknikleri alanında Türkiye’nin önde gelen uzmanlarından olan Yener Gülünay üstlenecek. Kariyeri boyunca otomotiv medyasında editörlük, muhabirlik ve yöneticilik yapan Gülünay, ileri sürüş teknikleri eğitimlerine ek olarak ralli ve pist yarışçılarına eğitimler verdi. Gülünay, kurucusu olduğu GÜSEM Güvenli Sürüş Eğitim Merkezi ile 2014 yılından bu yana Anadolu Isuzu’nun çözüm ortağı olarak verimli Sürüş eğitimleri ve off-road test sürüşleri düzenliyor.  Yardımcı pilot Yunus Kolcu da ralli kariyeri boyunca N-2 ve N-3 sınıflarında katıldığı yarışlarda birçok ödülün sahibi oldu. 

Anadolu Isuzu Ticari Foksiyonlar Grup Direktörü Hakan Kefoğlu konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi:  “Anadolu Isuzu olarak ralli dünyasının en önemli etkinliklerinden olan TransAnatolia’ya sınıfında standartları yükselten, yüksek performanslı motoru, dayanıklı yapısı ve gelişmiş donanım özellikleri ile en zor koşullara bile daima hazır olan Isuzu D-Max aracımız ile yarışacak olmaktan büyük bir heyecan ve mutluluk duyuyoruz. TransAnatolia Ralli Raid, bizim için ralli severlerin yanı sıra pick-up segmentine ilgi duyan tüketicilere Isuzu D-Max’in gücünü ve potansiyelini sergilemek için ideal bir etkinlik. ‘Anadolu’nun taşı toprağı D-Max’ ifadesi ile sloganlaştırdığımız ve kazanmak için yola çıktığımız bu macerada, başta Isuzu D-Max Team’in pilotu Yener Gülünay ve yardımcı pilotumuz Yunus Kolcu olmak üzere tüm ekibimize, destek verecek olan yetkili servislerimize ve tüm katılımcılara başarılar diliyor, TransAnatolia Ralli Raid’in ralli sporunun heyecanını yansıtacak bir etkinlik olmasını diliyoruz.”

Yarışta Castrol ve ARP Otomotiv de sponsor olarak Isuzu D-Max Team’in yanında olacak. Performans ve dayanıklılığın ön planda olduğu TransAnatolia’da, Isuzu D-Max’in performansına motor sporlarındaki uzmanlığı ile Castrol destek olacak. Böylece Anadolu Isuzu ile Castrol arasındaki işbirliği ticari araç grubuna ek olarak motor sporları platformuna da taşınmış oldu.

Suzuki Motor Corporation yeni yatırımlara kaynak yaratmak ve sürdürülebilir faaliyetleri büyütmek amacıyla, 2022 sezon sonunda Suzuki’nin MotoGP faaliyetlerini sonlandırmak için anlaşmaya vardı. Suzuki, 2022 sezon sonu itibarıyla Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’ndaki (EWC) faaliyetlerini de sonlandıracak.

Dünya çapında, motosiklet dendiğinde akla gelen sayılı markalar arasında yer alan Japon motosiklet üreticisi Suzuki, yeni yatırımlara kaynak yaratmak ve sürdürülebilir faaliyetlerini büyütmek için motosiklet dünyasının önemli yarışlarından bir tanesi olan Moto GP’den 2022 sezonu itibarıyla ayrıldığını açıkladı. Yapılan açıklamada, kalan yarışları kazanmak için çaba harcayarak 2022 MotoGP ve EWC şampiyonalarında yarışmaya devam edeceği vurgulanırken, “Global distribütör ağımız üzerinden müşterilerimizin yarış faaliyetlerine desteğimizi sürdürmeyi hedefliyoruz. Bize destek veren tüm Suzuki hayranlarına ve uzun yıllardır Suzuki’nin motosiklet yarışlarını destekleyen herkese en derin şükranlarımızı sunuyoruz” sözlerine yer verildi.

“Sürdürülebilir bir motosiklet faaliyet alanı oluşturacağız”

Temsilci Direktör ve Başkan Toshihiro Suzuki yapmış olduğu değerlendirmede,“Suzuki, sürdürülebilirlik yönündeki diğer girişimlere kaynak ayırma stratejisi ile MotoGP ve EWC’deki faaliyetlerini sonlandırmaya karar verdi. Motosiklet yarışları, sürdürülebilirliği ve insan kaynaklarını geliştirme dahil olmak üzere teknolojik yenilikler açısından her zaman zorlu bir yer olmuştur. Bu karar, motosiklet yarışları aracılığıyla sahip olduğumuz teknolojik yetenekleri ve insan kaynağını sürdürülebilir bir topluma giden yolda farklı alternatifleri araştırmak üzere yeni bir motosiklet faaliyet alanı oluşturmamıza olanak sağlayacak. MotoGP yarışlarına döndüğümüzden bu yana, geliştirme aşamasından itibaren bizleri yalnız bırakmayan ve destekleyen tüm hayranlarımıza, sürücülerimize ve tüm paydaşlarımıza en derin şükranlarımızı sunuyorum. Alex Rins, Joan Mir, Team SUZUKI ECSTAR ve YOSHIMURA SERT MOTUL’u sezon sonuna kadar şampiyonada rekabet etmeleri için desteklemeye devam edeceğiz. “ şeklinde konuştu.

2022 Motobike İstanbul Uluslararası Motosiklet, Bisiklet ve Aksesuarları Fuarı’nda en büyük standlardan bir tanesine sahip olan Doğan Trend Otomotiv, elektrikli mobilite konusunda da öncü olduğunu özel modelleriyle vurguluyor. Şubat ayından bu yana Türkiye yollarında olan ve tüketicinin büyük beğenisi ile karşılaşan %100 elektrikli Piaggio 1, Motobike İstanbul’da da gönülleri fethetmek için yerini alıyor. Yalın, pratik ve hafif bir elektrikli scooter ile üstün kaliteli ve en gelişmiş teknolojilerle güvenlik özelliklerini bir araya getiren Piaggio 1’in yanı sıra, fuarda markanın MP3 500 Sport Advanced ve Beverly Sport Touring 400cc ABS modelleri de yer alıyor.

Türkiye’de temsilciliğini Doğan Trend Otomotiv’in yaptığı Piaggio Group motosiklet dünyasının en çok tercih edilen segmentlerinde modeller sunan öncü markaları bünyesinde barındırıyor. Piaggio, bu kaliteli ve yüksek talep gören modellerine ek olarak scooter dünyasında devrim yaratan yepyeni %100 elektrikli modeliyle de Motobike İstanbul’da şov yapmaya hazırlanıyor. Türkiye yollarına Active versiyonu ile 78.900 TL’lik satış fiyatıyla çıkan kusursuz elektrikli mobilite çözümü Piaggio 1’in yanı sıra fuarda marka mükemmel İtalyan tasarımını yenilikçi teknolojiler ve performansla birleştirdiği MP3 500 Sport Advanced ve Beverly Sport Touring 400cc ABS modellerini de görücüye çıkartıyor.

Performans, verimlilik ve özel teknolojiler

Arka tekerleğe entegre bir elektromotorla harekete geçen ve 50 cc scooterlar kadar güç üretebilen Piaggio 1 modeli ile e-scooter sınıfında bir çığır açan marka, şehir içi ulaşım için akıllı çözümler geliştirmenin en ileri noktasında olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Markanın yepyeni elektrikli mobilite çözümü, şehir içi ulaşım için çeviklik, hafiflik ile minimalizm ve pratikliğin yanı sıra Piaggio’ya özgü kalite ve güvenilirliği bir araya getirerek son derece modern bir e-scooter olarak gözleri üzerine topluyor.

Tam şarj için gereken standart süre 220 Volt enerji ile 6 saat olan Piaggio 1; 5,5 inçlik dijital renkli LCD ekranı, pratik çıkarılabilir bataryası, hafif, sağlam yapısı 3 farklı versiyonu ve yüksek sele altı kapasitesi, e-scooter sınıfında tek olması ile dikkatleri üzerine topluyor. 1 ve 1 + versiyonlarında 1,2 kW güç üreten bir elektromotor kullanırken, 1 Aktif versiyonundaki 2 kW gücünde bir elektromotor devreye giriyor. Elektromotorlar, geleneksel 50 cc scooter’lara eşdeğer bir performans ve yine elektromotorlara özgü ilk hareket anından itibaren yüksek çekiş gücü sunan karakterle birlikte her zaman canlı ve atak bir sürüş keyfi sunuyor.

GO Sharing, Hollanda’da hizmetlerine paylaşımlı elektrikli arabaları da ekledi. E-moped ve e-bisikletle çok modlu ulaşım yaklaşımını misyon edinen GO Sharing, aralık ayının başından itibaren kullanıma sunduğu paylaşımlı araçlarıyla da kullanıcıların tüm yolculuklarına eşlik etmeyi hedefliyor.Hollanda’da paylaşımlı elektrikili arabalar devreye girdi. Go sharing tarafından piyasaya 30 adet paylaşımlı elektrikli araba sürüldü. Konu ile ilgili olarak bir basın bülteni yayınlandı. 

Hollanda’nın Delft, Den Bosch, Lahey, Eindhoven ve Rotterdam şehirlerinde belirlenen şarj istasyonlarına park edebilmesi için Hollanda merkezli Q-Park şirketiyle bir ortaklık kuruldu.

GO Sharing, bu girişimiyle kullanıcıların en rahat şekilde hizmet alabilmesini amaçlarken, tüm yolculuklarında çok modlu ulaşım modellerini deneyimlemelerini amaçlıyor. Daha çevreci ve trafik sorununu ortadan kaldırabildikleri sürdürülebilir ulaşım modelini benimsediklerini aktaran GO Sharing CEO’su Raymon Pouwels, gelecekte paylaşımlı arabaların yaygınlaşacağını da öngörüyor.

Hollanda’nın Delft, Den Bosch, Lahey, Eindhoven ve Rotterdam şehirlerinde belirlenen şarj istasyonlarına park edebilmesi için Hollanda merkezli Q-Park şirketiyle bir ortaklık kuruldu. GO Sharing, bu girişimiyle kullanıcıların en rahat şekilde hizmet alabilmesini amaçlarken, tüm yolculuklarında çok modlu ulaşım modellerini deneyimlemelerini amaçlıyor. Daha çevreci ve trafik sorununu ortadan kaldırabildikleri sürdürülebilir ulaşım modelini benimsediklerini aktaran GO Sharing CEO’su Raymon Pouwels, gelecekte paylaşımlı arabaların yaygınlaşacağını da öngörüyor.

GO Sharing CEO’su Raymon Pouwels; “Yolculuğunuz Boyunca Yanınızdayız!”

Paylaşımlı mobiliteyi herkes için erişilebilir hale getirmek istediklerini belirten GO Sharing CEO’su Raymon Pouwels, mobiliteye yönelik küresel tutumu; araç sahipliğinden kullandığın kadar öde modeline doğru değiştirmeyi hedeflediklerini dile getiriyor. Ayrıca Pouwels, CO2 salınımını azaltmak kadar trafik sıkışıklığına ve park yeri bulma sorununa da çözüm sağlayan sürdürülebilir ulaşımın sağladığı avantajlardan tam olarak yararlanmanın tek yolunun paylaşımlı mobilite olduğuna dikkat çekiyor. Aynı zamanda, bölgeler arası seyahatlerde e-moped kullanımının az da olsa arttığını ancak hala birçok kişinin kendi araçlarına veya kiralık araçlara daha çok güvendiğini belirten Pouwels, GO Sharing’in tüm yolculuk boyunca kullanılabilecek çok modlu ulaşım modeliyle bu algının değişeceğini ve gelecekte birçok kişinin ulaşım aracı olarak paylaşımlı araçları daha çok tercih edeceğini öngörüyor.

GO Sharing’in Paylaşımlı Elektrikli Arabaları Nasıl Kullanılacak?

Şu an sadece Hollanda’da kullanıma sunulan paylaşımlı elektrikli arabalar için MINI Cooper ile iş birliğine giden GO Sharing, ortalama 234 kilometre menzile sahip ve 35 dakikada %80’i hızlı şarj olabilen MINI Cooper SE araçlarla hizmet vermeyi planlıyor. Bu hizmet için mevcut GO Sharing kullanıcıları, uygulama üzerinden paylaşımlı araç planında elektrikli arabaları kullanmayı seçebiliyor. GO Sharing’i henüz kullanmamış kişilerin ise uygulamayı indirip yeni bir hesap açmaları ve hesaplarını onaylatmaları gerekiyor. Hesap onay aldıktan sonra, geçerli bir sürücü ehliyetine sahip olan 23 yaş ve üstü kullanıcılar, elektrikli arabalara rezervasyon yapabiliyor. Yolculuk için kullanıcılar, rezervasyon başına 4,99 euro açılış ücreti ile dakika başına 0,30 euro ödüyor.

GO Sharing Hakkında:

GO Sharing, 2019 yılında kurulan Hollandalı bir mobilite girişimidir. Geleceğin atıksız şehirlerinin şekillenmesinde mikromobilitenin önemli bir rol oynadığına inanan GO Sharing, geleneksel ulaşım çözümlerine alternatif olarak sunduğu çevre dostu elektrikli ve paylaşımlı araçlar ile daha yaşanabilir yeşil bir dünyaya katkı sağlamayı misyon edinmektedir. Bu doğrultuda küresel olarak, şehir içi mobilitenin geleneksel araç sahipliğinden paylaşımlı sistemlerle ortak kullanıma doğru evrilmesi için çalışmaktadır.

GO Sharing şu anda Hollanda, Avusturya (Viyana), Belçika (Brüksel, Antwerp), Almanya (Köln, Düsseldorf, Saarbrücken, Neuss) ve Türkiye’de (İstanbul) 10.000’den fazla paylaşımlı e-moped, bisiklet ve otomobil ile faaliyet göstermektedir. Araçlar %100 elektriklidir ve sürdürülebilir elektrikle çalışmaktadır.

Son yıllarda e-ticaret ve e-mobilite trendindeki yükseliş perakende lojistik ve taşıma araçları sektöründe yeni arayış ve çözümler ortaya çıkmasına neden oluyor. Ford Otosan, elektrikli ve ticari araç üretimi sahip olduğu bilgi birikimini ve yaygın satış ağının gücünü birleştirerek ürettiği elektrikili motosiklet Rakun Pro2 ve Rakun Pro3’ü tanıttı. 2 ve 3 tekerlekli olarak sunulan motosikletler Ford markası ve Ford Otosan için önemli bir ürün yeniliği oluşturdu. Yeni ürün “Rakun” ile ilgili olarak yayınlanan basın bülteninde aşağıdaki bilgiler yer aldı.

Ford Otosan, yeni girişimi Rakun Mobilite Teknoloji ve Ticaret A.Ş. şirketi ile yenilikçi ve hafif mobilite çözümleri arayan tüm kullanıcılar için farklı iş modelleri ile hizmet sunmayı hedefliyor.

Günümüzde, pek çok sektörde büyük dönüşümler yaşandığını ve kuralların yeniden yazıldığını vurgulayan Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün, şunları kaydetti:

“Müşterilerimizden aldığımız ilhamla, elektrikli araç üretiminde ve ticari araç üretiminde sahip olduğumuz bilgi birikimi ile son nokta teslimatına hizmet edecek, 4’ten az tekeri olan çevreci, elektrikli bir araç üretme hayalini kurduk. İşte Rakun da böylece doğmuş oldu. Mobilite alanındaki faaliyetlerimizi ürün geliştirme, inovasyon ve üretim kabiliyeti ile entegre ederek bir üst seviyeye taşıyoruz. Bu amaç kapsamında 100% Ford Otosan iştiraki olan Rakun Mobilite şirketimizle müşterilerimizin mobilite alanındaki ihtiyaçlarına yanıt veren yenilikçi ürün ve teknolojiler geliştireceğiz.”

“Tam elektrikli Rakun Pro 2 ve Pro 3’ü müşterilerimizle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz”

Gerek teknolojik gelişmeler gerekse de pandemi ile birlikte ticarette yepyeni bir dönem yaşadıklarını vurgulayan Rakun Mobilite A.Ş. Genel Müdürü Eren Atlı, “Rakun Pro 2 ve Pro 3 ile işletmeler verilen siparişlerin teslimatını güvenilir, dayanıklı ve en önemlisi %100 elektrikli, dolayısıyla ses çıkarmayan, çevreye duyarlı bir şekilde yapabilme imkanı bulacak. Araçlarımızı ilk etapta kurumsal müşterilerle kiralama ve satış yöntemi ile buluşturacağız. İlerleyen dönemlerde ise bireysel müşterilerimizin de Pro2 ve Pro3 ile yollarda olmasını planlıyoruz. Diğer yandan bu sektörde en önemli noktalardan biri de araçların sürekli çalışır halde olması ve hızlı servis hizmeti. Bu nedenle satış sonrası servis en çok önem verdiğimiz alanların başında geliyor. Seçili Ford binek ve hafif ticari servislerinde, hem de mobil servis hizmeti ile yerinde servis hizmeti sunacağız. Tam elektrikli Rakun Pro2 ve Pro3’ü müşterilerimizle buluşturmak için sabırsızlanıyoruz.” dedi.

Rakun Pro 2 ve Pro 3, İstanbul’un dik yokuşlarını zorlanmadan çıkacak

Yokuş çıkma yeteneğinin özellikle elektrikli motorlarda önemli bir konu olduğu göz önüne alınarak geliştirilen Rakun Pro2 ve Pro3 için yokuş çıkabilme kapasitesi en kritik önceliklerden biri oldu. Yenilikçi ve üstün elektrikli motor teknolojisiyle gücü doğru şekilde tekerleklere ileterek, özellikle İstanbul’un dik yokuşlarından zorlanmadan yol alabiliyor. 3 tekerlekli Pro3 versiyonu ise yükleri daha rahat taşımaya yardımcı olurken, arka iki teker bağımsız süspansiyonu sayesinde virajlarda normal 2 teker gibi manevra kabiliyetine sahip bulunuyor.

Pro2 ve Pro3’te bulunan 5 kW/h’lik batarya, normal şebeke elektriği üzerinden kablosunun prize takılması ile rahat ve kolay bir şekilde şarj edilebiliyor.

 Türk mühendisler tarafından geliştirilen ve Ford Otosan Eskişehir Fabrikası’nda üretilen Rakun Pro2 ve Rakun Pro3’ün satış, pazarlama ve satış sonrası operasyonlarından Rakun Mobilite Teknoloji ve Ticaret A.Ş. sorumlu olacak.